DÜNYA KADINLAR GÜNÜNDE SORUNLARI SAYMAK BİLE BİR GÜNE SIĞMIYOR.
Bağımsız Yapı-İmar Sen Genel Sekreteri Naciye ŞENGÜN, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle yayınladığı mesajda; Dünya Kadınlar Günü nedeniyle yapılan açıklama ve bir güne sığdırılan etkinliklerle, çözüm aramak ve bulmak bir yana, kadınların sorunlarını bile sıralamanın mümkün olmadığını, dahası bu başlık altında yapılacak çalışmaların diğer toplumsal sorunlardan ayrılamayacak kadar karmaşık yapı arz ettiğini belirterek geniş kapsamlı strateji ve buna bağlı eylem planına ihtiyaç olduğunu belirtti.
Bağımsız Yapı-İmar Sen Genel Sekreteri Naciye ŞENGÜN, mesajında şöyle dedi:
“Devasa sorunlar içerisinde kaybolan kadınların her yıl 8 Martta gönüllerini almak, hamasi nutuklarla günü geçiştirmek yerine, sosyal ve iş hayatları üzerinden kadınları anlamaya çalışmak, var olan sorunlara çözüm üretmek gerekir.
Gelişmekte olan ya da gelişmemiş ülkelere has bir durum kadın istismarıdır. Emeği ile, bedeni ile, toplumsal ve siyasi anlamda sürekli çekiştirilen ve sömürülen hep kadınlardır. Asıl soru “Ülkemizi çağdaş ülkeler seviyesine taşımamızdaki engeli kaldırmaya ne kadar istekliyiz?” sorusudur.
Ekonomik krizlerin faturası bile önce kadınlara çıkarılmaktadır. İşten ilk çıkarılacaklar arasında veya ucuz iş gücü aranan yerlerde kadınlara öncelik verilmesi utanılacak bir durumdur.
KIZ ÇOCUKLARININ OKULLAŞMA ORANI VE EĞİTİM SÜRESİ ERKEK ÇOCUKLARIN ALTINDA
Orta ve alt gelir seviyesindeki ailelerin kız çocuklarındaki okullaşma oranları, eğitim süresindeki ortalamalar erkek çocukların altındadır.
Geçim sıkıntısı yaşayan ailelerde eğitime devam etmesine karar verilen çocuk genellikle erkektir. Bu kararda gelenekler ve muhafazakarlık kadar eğitime ulaşmanın fiziksel güçlüğü, taşımalı/yatılı eğitimin güçlüğü de etkili olabilmektedir.
ÜLKEMİZDEKİ MÜLTECİLER ARASINDA DA KADIN SORUNU YÜKSELİYOR
Ülkemizde sayıları 6 milyonu aşan mülteciler arasında kadın ve çocuk nüfusun yaşadığı sorunlar hakkında ayrıntılı bir veriye sahip değiliz ancak yaşanan dramlar her gün gözümüzün önünde cereyan etmektedir.
Kayıt dışı çalışan- çalıştırılan kadınlar yanında ikinci eş olmaya, fuhuş yapmaya zorlanan, çocuk yaşta evlendirilenler sıradan olaylar haline gelmiştir. Sağlıksız koşullarda bedenini ve çocuklarını korumaya çalışan kadın mülteciler sorunu yalnızca ülkemizin değil tüm insanlığın, dünyanın sorunudur. Koruyamadığımız, eğitemediğimiz ve sayıları milyonları aşan her çocuk mülteci de gelecekte birlikte yaşayacağımız nice sorunun işaretidir.
KADINLARIN KARİYER SAHİBİ OLMALARI ÖNÜNDE YIĞINLA ENGEL VAR
Bir şekilde eğitim almış, meslekli kadınlar istihdam noktasında erkekler ile adil koşullarda yarışmamaktadır.
Özel sektörde “kadınca bir iş sayılmayan” pozisyonlar için personel tercihinde cinsiyet önemli bir ayrımdır. İş sahibi olabilen kadının görevde yükselmesi, yönetici olması önünde hukuki değilse de hala psikolojik engeller vardır. Kamuda yönetici sınıftaki kadınlarımızın sayısına bakmak bile cinsiyet ayrımcılığı sorunumuz hakkında fikir verecektir.
Toplumsal cinsiyet eşitliği indeksinde Türkiye “çok düşük” seviyede, geri kalmış ülkelerle aynı ligdedir. Çalışan kadınlarımızın yarıya yakını tarım ve hayvancılık gibi özel bir eğitim gerektirmeyen işlerde beden gücüyle yer bulmaktadır. Aynı işi yapan kadın ve erkeklerin gelirleri arasındaki fark ise neredeyse 1/3’tür. Yapılan araştırmalara göre; çalışmıyor tabir ettiğimiz ev kadınlarının ev ve çocuklarla ilgili sorumluluklarda Avrupa’daki hemcinslerine göre ağır işçi sayıldıkları anlaşılmaktadır.
KADINLAR ŞİDDET VE İSTİSMAR MAĞDURU
Eğitimde, istihdamda, kariyer sistemimizde ve hatta siyasette erkeğin gerisinde bırakılmış olan kadınımız aynı zamanda şiddetin ve istismarın daimi mağdurudur.
Kadına yönelik şiddet raporlarına göre son 2024 yılında en az 394 kadın öldürüldü ve 259 Kadın şüpheli şekilde ölü bulundu. Sadece 2025 şubat ayında bile 16 kadın cinayeti, 21 şüpheli kadın ölümü gerçekleşti. yüzlerce kadın tecavüz ve cinsel istismara uğradı. “Şahit yazılmayalım” diye susulanlar, “rezil olmayalım” diye şikayetçi olunmayan suçların boyutunu ise asla bilinmeyecektir.
Kadına yönelik şiddetin birçok türü var. Psikolojik, cinsel ve fiziksel… Bunun her türlüsünü reddediyoruz.
Bağımsız Yapı-İmar Sen olarak şiddet konusunda asla taviz vermeyiz ve sıfır tolerans diyoruz.
Bir türlü önlenemeyen kadına yönelik şiddet olaylarında “adli kontrol şartıyla serbest bırakılmanın’’ kişiler üzerindeki etkisinin araştırılarak hukuki düzenlemelerin yeniden yapılması gerekmektedir.
Bununla mücadelemizde de asla taviz vermeden sürdüreceğiz.
KADINLAR, SADECE YASALAR ÖNÜNDE DEĞİL REEL YAŞAMDA DA EŞİTLİK İSTİYOR
1977 Yılından bu yana Birleşmiş Milletler tarafından, 1984 Yılından bu yana da ülkemizde çeşitli örgütlerce Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanmakta olan 8 Mart; yalnızca çalışan kadınlar için değil tüm kadınlar, en çok da erkekler için bir farkındalık günüdür. Kadınlar aynı dünyayı paylaştıkları erkeklerle yasalar önünde olduğu kadar reel yaşamda da eş ve eşit olmak istemektedir.
Vaat edilen cennete kavuşmak için illa ölünmesi gerekmemeli, bu hayatı cennete çevirmek için bir şeyler yapılmalıdır.
KADINLAR KARAR MEKANİZMALARINDA YOK
Kadınların karar alma mekanizmalarına katılımı hala düşük ve Türkiye’ye yakışmayacak düzeydedir. Pozitif ayrımcılıkla siyasette günü kurtarmak da mümkün olmamaktadır. Milletvekili kotası kadın vekillerin sayısını artırsa da Hükumette tek bir bayan bakana karşılık örneğin valiler, kaymakamlar, belediye başkanları arasındaki kadın oranı yüzdeye girmeyecek kadar düşüktür.
17 bakandan sadece 1’i, halen 593 milletvekilinin 118’i kadındır.
Valiler, kaymakamlar ve benzeri üst kademe yöneticileri arasında adeta “Kadının adı yok”.
İşin acı yanı, birçok emek örgütünün, o arada sendika ve konfederasyonun karar mekanizmalarında kadınlara yer verilmemektedir.
Aynı şeyleri kamu ve özel sektör için de söylemek mümkündür.
KADINLAR BİR ÇOK YERDE DEVLET TERÖRÜNÜN KURBANI
Kadınların bir çok ülke ve yerde devlet terörünün kurbanı olması ayrı bir üzüntü ve acı kaynağıdır.
Yıllardan beri Doğu Türkistan’da ve Arakan’da, son olarak Gazzede yaşanan soykırımın ana hedefinin de kadınlar ve çocuklar olduğu unutulmamalıdır.
Uluslararası hukuk, soykırım sorumlusu devletleri cezasız bırakmamalıdır.
KADINLARA SESLENİYORUZ: BEKLEMEYİN MÜCADELE EDİN!
Sorunun çözümü kamu politikalarına bağlı olduğu kadar, kadının aile hayatı ile sosyal, ekonomik ve siyasi alandaki rolüne ilişkin toplumsal zihniyetin kadın-erkek eşitliği yönünde geliştirilmesine de bağlıdır.
Her gün basına yansıyan bir kadın cinayetinin, bir tecavüzün, bir cinsel istismarın gerçekleşmiş olması, zihniyet değişiminin ne kadar gerekli olduğunu göstermektedir.
Sorunun yasal tedbirlerle çözüme kavuşturulması zordur. Bu nedenle kamu otoritesinin, siyasi partilerin ve STK’ların yanı sıra bizzat kadınların sızlanmayı bırakarak mücadelenin içinde aktif olarak yer alması gerekir.
Ve unutmamalıdır ki, kadınlar sadece toplumun yarısı değil, hayatın yarısı ve toplumun ana kurucu ögesidir
8 Mart Dünya Kadınlar Gününü bu düşüncelerle kutlarken; kadınları yaşanabilir bir dünya ve Türkiye için mücadele etmeye çağırıyorum.”
BAĞIMSIZ YAPI-İMAR SEN BASIN BÜROSU