Bağımsız Kamu Görevlileri Sendikaları Konfederasyonu (BASK) Genel Başkanı Bayram Zengin, 2000’li yıllardan beri memurların ilk kez Temmuz ayı zammı ve enflasyon farkı alamayacaklarını söyledi.
BASK Başkanı Bayram Zengin, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan haziran ayı enflasyon rakamları ile ilgili basın açıklaması yaptı. İşçilerin toplu sözleşme gereği enflasyon farkını alacaklarını, ancak memurların enflasyon farkının yetkili sendikalar tarafından hükümete ikram edildiğini belirten Zengin, "TÜİK tarafından açıklanan Haziran ayı 0.31’lik TÜFE oranı ile birlikte 2014 yılının ilk altı aylık dönemi için tüketici fiyatları enflasyonu yüzde 5,70’e ulaşmıştır. Açıklanan bu rakam ile, Hükümetin 2014 programındaki yüzde 5,3’lük tahmini TÜFE yıl sonu oranı da aşılmıştır. Memurlara ve emeklilerine 2014 yılı için verilen net 123 TL tutarındaki yıllık artış, açıklanan Haziran ayı enflasyon rakamı ile erimiş, tüm memurlar ve emeklileri alacaklı duruma geçmiştir. Memurlar, Mart ayından itibaren yüzde 20’lik vergi dilimine girmeye başlamışlardır. Yeni vergi dilimi için ödenen vergi miktarı yüzde 5 oranında arttığı için maaşlardaki kayıplar, enflasyon farkının da ödenmemesi nedeniyle ikiye katlanmıştır. Hükümet, toplu sözleşme metnini bir kenara atarak, memur ve emeklilerin enflasyon farkını ödemelidir." ifadelerini kullandı.
Yetkili sendikalar ile hükümet arasında imzalanan toplu sözleşmede 2015 yılı için enflasyon farkı konulduğu halde, 2014 yılı için enflasyon farkı ile ilgili madde konulmadığını, enflasyon farkları hükümete hibe edildiğine dikkat çeken Zengin, şunları kaydetti:
"Oysa TÜRK-İŞ’e bağlı işçiler toplu sözleşmelerinde olduğu için 2014 yılı için enflasyon farkı alacaklardır. Bu çifte standardın sorumlusu vesayetçi sarı sendikalardır. Örgütlü gücün işverenlere peşkeş çekilmesi yani sarı sendikacılık uygulamaları Türkiye için yeni değildir. Ama sarı sendikalar bile, üyelerinin gözlerini boyayabilmek için işverenden bir şeyler alırlar. Biz de yeni olan, iktidardan bir şey almak yerine iktidara mevcut ve kazanılmış hakları ikram etmeğe başlamaktır. Sendikalar, üyeleri adına yeni kazanımları özellikle seçim dönemlerinde alırlar. Peşpeşe 3 seçimin yapıldığı bir süreçte, bir şey alamamak, adam gibi pazarlık yapamamak, dahası var olan hakları iktidara peşkeş çekmek sarı sendikacılıktan da öte bir davranıştır. Utanç verici bu yaklaşımı şiddetle ve nefretle kınıyoruz."
"TÜFE DEĞİL ÜCRETLİLER İÇİN GEÇİNME ENDEKSİ İSTİYORUZ"
BASK olarak, TÜFE hesaplanmasında kullanılan enflasyon sepetini yeterli bulmadıklarını belirten Zengin, ücretinden başka geliri olmayanlar için, kendi tüketim kalıplarına göre ücretliler için geçinme endeksinin uygulamaya konulmasını istediklerini belirtti. Zengin, "Ulaşımdan akaryakıta kadar yağmur gibi zamların yapıldığı bir dönemde aylık enflasyonun yüzde 0,31 olarak açıklanması kabul edilebilir değildir. Sosyal tarafların da katımıyla belirlenecek ücretliler geçim endeksi uygulaması memuru ve emeklilerini rahatlatacak tek çözümdür." dedi.
Zengin, Türkiye’nin iktidar dönemindeki yıllık büyüme oranları geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelere örnek gösterilirken, büyümeden sosyal tarafların yararlanamamasının, memur ve emeklilere büyümeden pay verilmemesinin açık bir adaletsizlik olduğunu savundu. Büyümenin yüzde 30’luk bölümü emeğin hakkı olduğunu ve bunun hak sahiplerine ödenmesi gerektiğini belirten Zengin, "Milli gelirin adil bölüşülmemesi sosyal olayların tırmanmasının asıl sebeplerinden biridir. Türkiye’de en yüksek gelir sahibi yüzde 20’lik dilim milli gelirin yaklaşık yüzde 55’ini alırken, en fakir yüzde 20’lik dilim ise yüzde 5’ini almaktadır. Aradaki 10 kat farkın izahı mümkün değildir." diye konuştu.
Kamuoyunda torba kanun olarak bilinen ve halen Plan ve Bütçe Komisyonu gündeminde bulunan tasarıda, vatandaşlık görevini yerine getirmediğini belirten Zengin, "Devlete ödemesi gerekenleri haksız bir şekilde sermaye olarak kullanarak kârına kâr katmış olanlara 100 milyar lira üzerinde kıyak geçilip af çıkarılırken, memurların lehine tek bir düzenleme bulunmamaktadır. Üstelik tasarıda, memurların hukuk güvencesini ortadan kaldıran ve mahkeme kararlarının uygulanmasını önleyen düzenlemeler yer almaktadır. Maden işçilerinin fazla mesai ücretleri haklı olarak artırılırken, memur fazla mesai ücretinin hala saat başına 1 lira 54 kuruş olması kabul edilebilir, anayasanın eşitlik ilkesi ve hakkaniyete uygun bir tutum değildir. İktidar memur ve emeklilerini gözden çıkarmışsa bunu açık açık söylemelidir. Maşa kullanarak, sarı sendikaları kullanarak, kazanılmış hakları birer birer geri almak sosyal devlete de, hukuk devletine de yakışan bir tavır değildir." ifadelerini kullandı.