“Rahmet ve mağfiret ayı, kurtuluş, af, suç, günah ve yanlışlardan arınma, sevgi ve kardeşlik rüzgarlarının gönüllerimizi coşturduğu cennet kapılarının ardına kadar açıldığı, cehennem kapılarının kapandığı kutlu bir zaman dilimini, Koronavirüsü salgınının tehdit ve sürecin gerektirdiği sınırlama ve kısıtlamalar altında geride bırakmanın hüznünü yaşarken aynı zamanda da  dini bayramlarımızdan ilki olan Ramazan Bayramını idrak etmenin tatlı ve bir o kadar da buruk bir heyecanını yaşamaktayız.

Bayramları milli ve dini duyguların, inançların, örf ve adetlerin uygulanıp  sergilendiği bir topluma millet olma şuurunun şekillendiği ve kuvvetlendiği günler olarak idrak ederken, aynı zamanda bayramlar küskünlerin barıştığı toplumun huzur ve mutluluk bulduğu küçüklerin sevindirilip büyüklerin, eş dost ve akrabaların ziyaret edilmesiyle barış içinde birlikte yaşamanın perçinlendiği günlerdir.

Ne yazık ki Koronavirüs salgını ile evlere kapandığımız, anne ve babalarımız, kardeşlerimiz, çocuklarımız, akrabalarımız ve komşularımızla fiziksel olarak Ramazan duygularını paylaşamadık. Gönüllerimiz bir olsa da aynı mekanları paylaşamadık. Kucaklaşamadık, el bile sıkışamadık.

Yaşlılarımız ve çocuklarımız evin dışına çıkmaya, sevdiklerine, arkadaşları ile sohbete ve oynamaya, bahçe ve sokaklara  hasret kaldı. Ne bir lokantada ailece yemek yiyebildik, ne yakınlarımız ile birlikte iftar yapabildik. Camilere adım atamadık. Cenazelerimizi bile birkaç kişi ile kaldırabildik.

İşini kaybedenler, işsiz kalanlar oldu. Okullar, dükkanlar, işyerleri kapandı, hayat durdu.

Evlerde eş ve çocuklarımız, deyim yerinde ise hane halkı ile başbaşa kaldık.

Ama Koronavirüs günleri bize bütün bu mahrum kaldığımız şeylerin ne kadar önemli olduğunu ve aslında onlar için neler yapmamız gerektiğini, aksi takdirde hangi bedelleri ödeyeceğimizi de gösterdi.

Başta -hemşiresinden doktoruna, temizlikçisinden güvenlik görevlisine kadar- sağlık çalışanlarımız olmak üzere kamu görevlilerimiz müthiş bir performans ve can pahasına fedakarlıkları ile salgın sürecinde görev yapanlara minnet borcumuz vardır. Bu süreçte görev alanlar aylarca eş ve çocuklarını, anne ve babalarını, kardeşlerini, arkadaşlarını aylarca göremedi, aylarca evlerine gidemeyenler oldu. Hayatını kaybedenler oldu. Onların şehadetlerinin şahitleriyiz. Onlara Cenab-ı Hak’tan rahmet ve mağfiret, yakınlarına başsağlığı diliyoruz.

Devletimiz, yerel yönetimlerimiz, kimi STK’larımız ve gönüllülerimiz de ihtiyaç sahiplerinin yanında oldu, hizmet götürdü, yardım götürdü.

Şimdi, Ramazan Bayramını biz bize karşılayacağız, sosyal medya üzerinden bayramlaşacağız.

Buruk ve hüzünlü  de olsa bizler bayramı evlerimizde karşılarken sevincini yaşarken, yurt dışındaki vatandaşlarımız, sınır boylarında ve sınır ötelerinde kahramanlarımız, bayram esnasında evinden ayrı görevlilerimiz var.

Sınırlarımız dışında çoğu devlet terörünün zulmünde kıvrananlar, en basit insan haklarından mahrum olanlar var.

Başta Doğu Türkistan, Kırım, Arakan, Irak, Suriye ve Filistin olmak üzere zulmün olduğu her yerde yaşayanların da bayram sevinçlerine kavuşmalarının duacısıyız.

Ramazan Bayramını buruk karşılayan şehit ailelerine bir kez daha şükranlarımızla baş sağlığı ve sabır diliyoruz,

Bu duygu ve düşüncelerle başta BASK/ Bağımsız Yapı-İmar Sen ailesi olmak üzere tüm kamu çalışanlarının, emeklilerinin ve vatandaşlarımızın ve Türk ve İslam Aleminin  Ramazan Bayramını tebrik ediyor, birlik ve beraberliğimizin güçlenmesine, insanlık aleminin barış ve huzuruna vesile olmasına, salgın belasından ders çıkarmamıza; sevdiklerimizin, sevenlerimizin değerini anlamamıza, çevremizin ve çevremizdekilerin  fark edemediğimiz değerini anlamamıza vesile olmasını, insanlığın salgınlar dahil her türlü afetten bir daha karşılaşmamak üzere kurtulmasını, bayram tadında kutlayacağımız bayramlara kavuşturmasını Cenâb-ı Allah'tan niyaz ediyoruz.”

Bağımsız Yapı-İmar Sen Yönetim Kurulu