NACİYE ŞENGÜN: “KADINLAR GÜNÜNDE SORUNLARINI SAYMAK BİLE BİR GÜNE SIĞMIYOR.”
Bağımsız Yapı-İmar-Sen Genel Sekreteri Naciye Şengün, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle yaptığı basın açıklamasında bu gün nedeniyle yapılan açıklama ve bir güne sığdırılan etkinliklerle, çözüm aramak ve bulmak bir yana, kadınların sorunlarını bile sıralamanın mümkün olmadığını, dahası bu başlık altında yapılacak çalışmaların diğer toplumsal sorunlardan ayrılamayacak kadar karmaşık yapı arz ettiğini belirterek yürütülmekte olan Kadının Güçlenmesi Eylem Planı ve Kadının Güçlenmesi Strateji Belgesi ve Eylem Planının uygulamada ve çözüm üretmede yetersiz kaldığını belirtti.
Naciye Şengün, açıklamasında şöyle dedi:
“Devasa sorunlar içerisinde kaybolan kadınların her yıl 8 Martta gönüllerini almak, anlamsız nutuklarla günü geçiştirmek yerine, sosyal ve iş hayatları üzerinden kadınları anlamaya çalışmak, var olan sorunlara çözüm üretmek gerekir.
Ekonomik krizlerin faturası bile önce kadınlara çıkarılmaktadır. İşten ilk çıkarılacaklar arasında veya ucuz iş gücü aranan yerlerde kadınlara öncelik verilmesi utanılacak ve üzücü bir durumdur.
KIZ ÇOCUKLARININ OKULLAŞMA ORANI VE EĞİTİM SÜRESİ ERKEK ÇOCUKLARIN ALTINDA
Orta ve alt gelir seviyesindeki ailelerin kız çocuklarındaki okullaşma oranları, eğitim süresindeki ortalamalar erkek çocukların altındadır. TÜİK verilerine göre 25 yaşın üzerindeki bireylerde en az bir eğitim düzeyini tamamlayanların oranı kadınlarda % 85.7 iken erkeklerde ise % 96.4’tür.
Geçim sıkıntısı yaşayan ailelerde eğitime devam etmesine karar verilen çocuk genellikle erkektir. Bu kararda gelenekler ve muhafazakarlık kadar eğitime ulaşmanın fiziksel güçlüğü, taşımalı/yatılı eğitimin güçlüğü de etkili olabilmektedir.
ÜLKEMİZDEKİ MÜLTECİLER ARASINDA DA KADIN SORUNU YÜKSELİYOR
Ülkemizde sayıları 5 milyona ulaşan mülteciler arasında kadın ve çocuk nüfusun yaşadığı sorunlar hakkında ayrıntılı bir veriye sahip değiliz ancak yaşanan dramlar her gün gözümüzün önünde cereyan etmektedir.
Kayıtdışı çalışan-çalıştırılan kadınlar yanında ikinci eş olmaya, fuhuş yapmaya zorlanan, çocuk yaşta evlendirilenler sıradan olaylar haline gelmemelidir. Sağlıksız koşullarda bedenini ve çocuklarını korumaya çalışan kadın mülteciler sorunu yalnızca ülkemizin değil tüm insanlığın, dünyanın sorunudur. Koruyamadığımız, eğitemediğimiz her çocuk mülteci de gelecekte birlikte yaşayacağımız nice sorunun işaretidir.
KADINLARIN KARİYER SAHİBİ OLMALARI ÖNÜNDE YIĞINLA ENGEL VAR
Erkeklerle aynı eğitim almış, meslekli kadınlar istihdam noktasında erkekler ile adil koşullarda yarışmamaktadır.
Özel sektörde “kadınca bir iş sayılmayan” pozisyonlar için personel tercihinde cinsiyet önemli bir ayrımdır. İş sahibi olabilen kadının görevde yükselmesi, yönetici olması önünde hukuki değilse de hala psikolojik engeller vardır. Kamuda yönetici sınıftaki kadınlarımızın sayısına bakmak bile cinsiyet ayrımcılığı sorunumuz hakkında fikir verecektir.
Çalışan kadınlarımızın yarıya yakını tarım ve hayvancılık gibi özel bir eğitim gerektirmeyen işlerde beden gücüyle yer bulmaktadır. Aynı işi yapan kadın ve erkeklerde “eşit işe eşit ücret” ilkesine uyulmamaktadır. “Çalışmıyor” diye nitelenen ev kadınlarının ev ve çocuklarla ilgili sorumluluklarda Avrupa’daki hemcinslerine göre ağır işçi sayılabileceklerini göstermektedir.
ADLİ KONTROL ŞARTIYLA SERBEST BIRAKILMA KADINLARA YÖNELİK ŞİDDETİ ARTIRMAKTADIR.
Eğitimde, istihdamda, kariyer sistemimizde ve hatta siyasette erkeğin gerisinde bırakılmış olan kadınımız aynı zamanda şiddetin ve istismarın daimi mağdurudur. Bir türlü önlenemeyen kadına yönelik şiddet olaylarında “adli kontrol şartıyla serbest bırakılma”nın etkisi araştırılmalı, toplumu rahatsız eden bu uygulama yeniden düzenlenmelidir.
KADINLAR, SADECE YASALAR ÖNÜNDE DEĞİL REEL YAŞAMDA DA EŞİTLİK İSTİYOR
1977 Yılından bu yana Birleşmiş Milletler tarafından, 1984 Yılından bu yana da ülkemizde çeşitli örgütlerce Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanmakta olan 8 Mart; yalnızca çalışan kadınlar için değil tüm kadınlar, en çok da erkekler için bir farkındalık günü olmalıdır.
Kadınlar aynı dünyayı paylaştıkları erkeklerle yasalar önünde olduğu kadar reel yaşamda da eş ve eşit olmak istemektedir.
Vaat edilen cennete kavuşmak için illa ölünmesi gerekmemeli, bu hayatı cennete çevirmek için bir şeyler yapılmalıdır.
KADINLAR KARAR MEKANİZMALARINDA YOK
Kadınların karar alma mekanizmalarına katılımı hala düşük ve Türkiye’ye yakışmayacak düzeydedir. Pozitif ayrımcılıkla siyasette günü kurtarmak da mümkün olmamaktadır.
Bağımsız Aile Bakanlığı yerine, devasa sorunlara sahip Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile birlikte anılma, kadının salt ve hep “çalışmaya mahkum” birey olarak düşünüldüğünü göstermektedir.
Milletvekili kotası kadın vekillerin sayısını artırsa da Hükumette tek bir bayan bakana karşılık örneğin valiler, kaymakamlar, belediye başkanları, genel müdürler arasındaki kadın oranı yüzdeye girmeyecek kadar düşüktür.
15 Bakandan sadece 2’si, 81 validen de sadece 2’si kadındır. Milletvekilleri arasında kadınların oranı ise % 17’dir.
İşin ilginç yanı, çalışma hayatındaki yüzde 40’lık desteğe rağmen birçok emek örgütünün, sendika ve konfederasyonların karar mekanizmalarında kadınlara aynı oranda yer verilmemesidir.
Aynı şeyleri kamu ve özel sektör için de söylemek mümkündür.
KADINLARA SESLENİYORUZ: BEKLEMEYİN MÜCADELE EDİN!
Sorunun çözümü kamu politikalarına bağlı olduğu kadar, kadının aile hayatı ile sosyal, ekonomik ve siyasi alandaki rolüne ilişkin toplumsal zihniyetin kadın-erkek eşitliği yönünde geliştirilmesine de bağlıdır.
Her gün basına yansıyan bir kadın cinayetinin, bir tecavüzün, bir cinsel istismarın gerçekleşmiş olması, zihniyet değişiminin ne kadar gerekli olduğunu göstermektedir.
Sorunun yasal tedbirlerle çözüme kavuşturulması mümkün değildir. Bu nedenle kamu otoritesinin, siyasi partilerin ve STK’ların yanı sıra bizzat kadınların mücadelenin içinde aktif olarak yer alması gerekir.
Ve unutmamalıdır ki, kadınlar sadece toplumun yarısı değil, hayatın yarısı ve toplumun ana kurucu ögesidir.
Hakkı ödenemeyecek olan kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü bu düşüncelerle kutlarken; kadınları yaşanabilir bir dünya için daha fazla gayret göstermeye ve mücadele etmeye çağırıyorum.”
BAĞIMSIZ YAPI-İMAR SEN BASIN BÜROSU