İSTİKLAL MARŞIMIZIN KABULÜNÜN 101. YILDÖNÜMÜNDE…
Bugün 12 Mart 2022.
İstiklal Marşımızın kabulünün 101. yıl dönümü.
İstiklal Marşını ve Mehmet Akif’i anlayabilmek için en az 101 sene geriye gidip mevcut ortamı hatırlamak gerekir.
30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi ile Osmanlı Ordusu terhis edilmiş, 10 Ağustos 1920’de imzalanan Sevr Anlaşması ile Osmanlı toprakları pay edilmek üzere işgal edilmeye başlanmıştır.
Hatırlayalım ki; İzmir, Manisa, Balıkesir, Uşak, Bursa ve Trakya bölgesi Yunanlıların, Antalya ve Muğla yöresi İtalyanların, Çukurova yöresi Fransızların, Maraş-Antep-Urfa bölgesi İngilizlerin, İstanbul İtilaf devletlerinin işgali altındadır. Doğu’da Ermenistan devleti kurulmak istenmektedir.
Tükler Anadolu’nun ortasındaki topraklara sıkıştırılmak istenmektedir.
10-15 yıl içinde sınırlar Yemen’den Kayseri’ye, Afrika’nın ortalarından/Çad’dan Burdur’a, Adriyatik Denizinden Marmara Denizinin doğusuna çekilmiştir.
23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi açılmış, Ankara’ya doğru yürüyen yunan Orduları 6-11 Ocak 1921 tarihleri arasında cereyan eden 1. İnönü Savaşında Bozüyük hattında ancak durdurulabilmiştir.
Özetle, İstiklal Marşının yazıldığı ve kabul edildiği ortamın Akif’in ve Anadolu’nun durumu budur.
Ve Akif’in İstiklal Marşı’nı “Kahraman Ordumuza” ithaf etmesinin haleti ruhiyesini iyi irdelemek gerekir.
Bu ortamda Maarif Vekaleti tarafından “Milletimizin dahili ve harici istiklal uğruna girişmiş olduğu mücadeleyi ifade ve e terennüm için “ bir marş yarışması açılmıştır.
Açılan yarışmaya 724 şiir gönderilmiş, şiirlerin hiçbirisi kabul edilmemiştir.
Ödül konduğu için Mehmet Akif yarışmaya katılmamıştır.
Maarif vekili Hamdullah Suphi, bir mektup yazar ve Akif’e “Pek aziz ve muhterem efendim, amaca ulaşmak için son çare, istenen şiiri sizin yazmanızdır. Ülkeyi bu etkili “telkin ve tehyic (heyecanlandırma, coşturma)” vasıtasından mahrum bırakmamanızı rica ederim” der ve ödülün kaldırıldığını söyler.
Mehmet Akif kaleme aldığı “İstiklal Marşı” TBMM’nin 12 Mart 1921 tarihli oturumunda kabul edilir,
Her satırı ibret ve tarih dolu İstiklal Marşının 101 yıl önce kabul edilmesinin kısa hikayesi budur.
"Allah bir daha bu millete İstiklal Marşı yazdırmasın" diyen Mehmet Akif Ersoy’u ve Hamdullah Suphi (Tanrıöver) Beyin üç kez okuduğu İstiklal Marşını ayakta dinleyerek kabul eden TBMM üyelerini rahmet ve minnetle anıyoruz.
“Korkma” diye başlayan İstiklal Marşımızın;
“Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım,
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış, şaşarım”
dizeleri, BASK ailesinin ana felsefesinin de ilham kaynağıdır.
TBMM Genel Kurulunda, gurubu bulunan partilerin ortak önergesiyle, 2021 yılının "İstiklal Marşı Yılı" olmasını içeren düzenlemenin kabul edilmesini takdirle karşılıyoruz.
Ve kabulünün 101 yıl dönümünde bir kez daha haykırıyoruz:
“Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl:
Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklâl!”
MEHMET AKİF’İN TEREKESİ (MİRASI)
Ve İstiklal Marşımızı Safahat’ına almayarak milletine armağan eden bu büyük ahlak abidesi insanın, Mehmet Akif’in –başta devletin her kademesinde görev yapanlar olmak üzere hepimizi utandıracak- mirasını Mithat Cemal Kuntay'ın kaleminden hatırlatmak istiyoruz:
“Ölümünde terekesi muhtasardı: Bir kat esvap, yepyeni bir şapka (hayatında tek şapkadır) bir mavzer tüfeği, bir İstiklal madalyası (Bu ikisini ilk Büyük Millet Meclisi’nde aza iken almıştı) ve yastığının altında birkaç lira, bir fakfon saat.”
(Mithat Cemal Kuntay, Mehmet Akif, Oğlak Yayınları, 2014, sh.261)