“TÜRKİYE ABD’NİN YENİ HAYDUTLUĞUNA DA, AB ÜLKELERİNİN ŞANTAJINA DA PRİM VERMEMELİDİR.”
“DOSTLUKLAR DIŞİŞLERİ BAKANLARI NEZDİNDE Mİ KALDI?”
BASK ve Bağımsız Yapı İmar-Sen Genel Başkanı Bayram Zengin, “Barış Pınarı Harekatı “ nedeniyle ABD’nin Üç Bakanımıza yaptırım uygulama ve ticari kısıtlamalar ile ilgili kararını protesto ettiklerini belirttiği basın açıklamasında; Türkiye Cumhuriyeti’nin bu tür aptalca tehdit, şantaj ve yaptırımlarla hizaya getirilecek bir devlet olmadığını belirtti.
Suriye’de yaşananların Ortadoğu’da yüzyılı aşkın bir süreden beri sürdürülen emperyalist emellerin bir parçası ve sonucu olduğunu belirten ZENGİN açıklamasında şu hususlara yer verdi:
“Türkiye’nin PKK/PYD/YPG ve DAEŞ terör örgütlerine karşı yürüttüğü Barış Pınarı Harekatı, dost, müttefik hatta kardeş bildiğimiz bir çok ülkenin Türkiye’ye karşı şuur altlarında yatan gerçek düşüncelerini açığa çıkarmıştır.
ABD başkanının üç Bakanımıza yaptırım uygulama ve tarife dışı ticari engellere ilişkin açıklama ve kararları diplomatik nezaketle ve müttefiklikle bağdaştırılamayacak düşmanca yaklaşımlardır.
ABD’nin bu tavrı; müttefiklik, stratejik ortaklık ve dostluğun herhangi bir anlamının olmadığı ve olmayacağını anlatmaktadır.
Ne acıdır ki, bu düşmanlık kervanına AB ülkelerinin çoğunun yanı sıra Suriye ve Suriyeli mülteciler için kılını kıpırdatmayan; Afganistan, Suriye, Mısır, Irak, Filistin, Yemen ve Libya’da yaşanmakta olan insanlık dramlarına karşı vicdanlarını kaybetmiş Arap ülkeleri de katılmıştır.
Fırsatı ganimet bilen batılı güçlerinin çağdaş Haçlı seferine İslam dünyasından destek çıkanları Türk Milleti ve tarih asla affetmeyecek ve unutmayacaktır.
Harekata karşı çıkan ABD ve müttefiklerinin hedefi bellidir: Ortadoğu’yu kan gölüne çevirmek ve kan gölü olarak tutmak.
Irak’ta Amerikan işgali ile başlayan, bir milyonun üzerinde insanın canını alan, Afganistan’a müdahale ile devam eden, Mısır, Suriye, Katar, Libya ve Yemen ile tırmandırılan emperyalist müdahalelerin, Petrol Yağması ve Ortadoğu haritasının yeniden şekillendirilmesi amacıyla her gün yeni piyonların sahaya sürülmesi için fırsat yaratanların, Suriye’nin kuzey bölgesinde etnik temizlik yaparak kukla devlet yaratma hayalleri suya düşmüştür.
Birinci Dünya Savaşı sonrasında Sevr ile Osmanlı İmparatorluğunun bölüşülen topraklarından pay alamayan ABD, 100 yıl sonra paylaşımın yenilenmesini ve Ortadoğu’da petrol yağmasından kendilerine pay verilmesini ve Ortadoğu haritasının yeniden şekillendirilmesini ve bölgede İsrail’in rahatlatılmasını amaçlamaktadır.
ABD’nin önündeki tek engel Türkiye’dir. Bu nedenle her fırsatta Türkiye’ye saldırmaktadır.
ABD; Taliban’ı, DAEŞ’i, El-Kaide’si ile, PKK’sı, PYD’si, YPG’si ve daha onlarca piyon örgütlerinde olduğu gibi, üstelik soğuk savaş döneminden beri aktif olarak yürüttüğü ve yönettiği tecrübesini konuşturarak bölgeyi kan gölüne çevirmek için yeni piyonlar bulma maharetini sergilemektedir..
ABD’nin yalnız olmadığı, dahası Ortadoğu ülkeleri arasında da gizli ve açık yandaşları olduğu açığa çıkmıştır.
ABD’nin, geçmişte Türkiye’ye karşı yürüttüğü politikaları hatırladığımızda ortada dostluk olmadığı da açıktır.
Birinci Dünya savaşının akabinde Wilson Prensipleri bahane edilerek Doğu Anadolu bölgesinde Ermenistan Devleti kurulması amacıyla bölgeye müfettişler gönderilmesi, Kıbrıs’ta yaşanan katliam nedeniyle Türkiye’nin müdahalesini önlemek için Başkan Johnson tarafından 5 Haziran 1964’de Başbakan İsmet İnönü’ye mektup gönderilmesi, 1974 Kıbrıs Barış Harekatı sonrası uygulanan ambargo, 4 Temmuz 2003 tarihinde Kuzey Irak’ın Süleymaniye kentinde Türk askerlerinin başına çuval geçirilmesi, rahip Brunson bahanesiyle Türk ekonomisine saldırı ve benzeri olaylar hafızalarımızda tazeliğini korumaktadır.
Türkiye’deki her darbe veya darbe teşebbüsünde ABD’nin parmağının bulunması rastlantı değildir.
ABD ve yandaşı ülkeler şunu bilmelidir ki Türkiye bir müstemleke ülkesi değildir.
Türkiye bir hukuk devletidir ve Türkiye tam bağımsız bir devlettir.
Varlığını ve bağımsızlığını korumak, sınırlarını güvende tutmak, bölgede ve komşuları ile barış içinde yaşamak için her türlü tedbiri almaya muktedirdir.
Ülkeler arasındaki dostluğun Dışişleri Bakanları nezdinde kalmaktan öte geçmediğini tecrübelerimizle biliyoruz.
Güçlü olmak, hiçbir devlete haydutluk hakkı vermez.
Uluslararası hukuk ve mütekabiliyet çerçevesinde ABD’nin haydutluğuna karşı cevap vermek Türkiye’nin en doğal hakkıdır.
Hamaset değil, soğukkanlılıkla ve Devlet aklını kullanarak diplomatik yollar elbette sonuna kadar tüketilmelidir.
Ancak, ABD’nin haydutluktan vazgeçmemesi halinde başta ekonomik olmak üzere her türlü ambargo gündeme getirilmeli, ilişkiler dondurulmalı, mütekabiliyet çerçevesinde cevap verilmelidir.
Sosyal medya üzerinden yürütülen asılsız propagandalara karşı, dünyanın neresinde olursa olsun tüm dost sivil toplum örgüt ve kuruluşlarını Türkiye’nin tezlerinin ve gerçeklerin bulundukları ülke kamuoylarına anlatmak için göreve çağırıyoruz.
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığına da Türkiye ve Türk dostu kuruluşların çalışmalarına katkı ve destek vermesi gerektiğini hatırlatıyoruz.
BASK olarak, ABD ve Batılı ülkelerin yaptırım kararları ile Türkiye’ye karşı yürütülecek ambargo uygulamalarını protesto ediyor;
- Sadece Türkiye ve Türkler söz konusu olduğunda meydana gelen; iki yüzlü, nezaket dışı, insan haklarına ve altında ortak imzalar bulunan sözleşme hükümlerine aykırı, küstahça, karşılıklılık ve diplomatik geleneklerine aykırı uygulamaları kınıyor; iktidarı ve muhalefetiyle siyasetçilerimizi ve STK’ları ortak tavır göstermeye,
- Devlet yetkililerini aynıyla mukabele etmeye
- Başta siyasi partilerimiz olmak üzere sivil toplum kuruluşlarını ABD ve yaptırım kararları alan diğer ülkelerin haydutluğuna karşı ortak mücadeleye çağırıyoruz.
Bu vesile ile harekat esnasında şehit düşen kahraman askerlerimiz, vatandaşlarımız ve ÖSO askerlerine Cenab-ı Hak’tan rahmet ve mağfiret, yaralılara acil şifa, yakınlarına ve milletimize baş sağlığı ve sabır diliyoruz.
Bağımsız Yapı-İmar Sen Genel Merkezi