AÇIKLIYORUZ: TOPLU SÖZLEŞME GÖRÜŞMELERİNDE SENDİKALAR VE HÜKÜMET HANGİ GÜNAH KEÇİSİNE GÜVENİYOR?
25.06.2001 tarih ve 4688 sayılı “Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu”nun adı, 04.04.2012 tarih ve 6289 sayılı Kanunla “Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu” olarak değişti ve aşağıda sıralanan düzenlemeler yapıldı.
Değişikliklerin sendika ve konfederasyonlarla iktidarlara (hükümetlere) ne getirdiğine ve toplu sözleşme görüşmelerinin nasıl yürütüldüğüne; “4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve toplu Sözleşme Kanunu” ile bu Kanunun uygulamaya yönetmeliği olan “Toplu Sözleşme Görüşmelerinin Yapılma Usul ve Esasları ile Kamu Görevlileri Hakem Kurulu, Kamu Personeli Danışma Kurulu ve Kurum İdari Kurullarının Teşkili, Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik” çerçevesinde kısaca bir göz atmada fayda vardır:
SENDİKALARA VE İKTİDARLARA NE GETİRİYOR?
Toplu sözleşmeler sonu tek ile biten yıllarda, bir sonraki iki yıl için yapılmaktadır. Bu yıl (2017) yapılmakta olan toplu sözleşme önümüzdeki iki yıl için (2018-2019) yapılmaktadır.
4688 sayılı Kanunun toplu sözleşme ile ilgili maddeleri 6289 sayılı Kanun ile sessiz sedasız ve Konfederasyonlar uykuda iken değiştirilmiştir.
Bu değişikliklerle Kanunun toplu sözleşme hükümleri doğrudan doğruya;
1- 4688 sayılı Yasa; İktidarları ve masaya oturan yetkili sendika ve konfederasyonları korumaktadır.
2- 4688 sayılı Yasa; Sendika ve konfederasyonların birbirlerini markaja almalarını sağlamaktadır.
Kanun ve ilgili yönetmelik gereği, toplu sözleşme masasına en fazla üyesi olan üç konfederasyon ile her hizmet kolunda yetkili sendikanın birer temsilcisi oturmaktadır ki bu heyete Kamu Görevlileri Heyeti denmektedir. Başkanını da en fazla üyesi olan konfederasyon belirlemektedir.
Kamu görevlilerini memurların genelini ilgilendiren toplu sözleşme pazarlığı, en fazla üyesi olan Konfederasyon ile Hükümet arasında yapılmaktadır.
Eğer en fazla üyesi olan konfederasyon masadan kalkarsa, ikinci konfederasyonun teklifi üzerinden pazarlık sürdürülmektedir.
İkisi de kalkarsa üçüncüsü yerine, Hükümet devreye girmekte, önümüzdeki iki yıl için maaş ve sosyal haklar Hükümet tarafından belirlenmektedir. Yani üçüncü konfederasyon masaya başından beri boşuna oturmaktadır (Bu yıl KESK heyete teklif ettiği eş genel başkanların OHAL kapsamında kamu görevinden atılmış olması ve bir başkasını teklif etmemesi nedeniyle katılmamaktadır).
Burada önemli bir noktanın altını çizmeli ve gözden kaçırılmasını önlemeliyiz. O da şudur:
Birinci konfederasyon masadan kalkarsa, sıra ikincisine geçeceği için, ne olur ne olmaz diye birinci konfederasyon masadan kalkmayı ve yerini ikinci sıradaki konfederasyona bırakmayı asla düşünmemektedir.
İkinci konfederasyon ise; birincisi masadan kalkarsa, sıra bana gelir diye o masada oturup sözleşme süresinin sonuna kadar beklemektedir. Böylece ilk iki konfederasyon birbirini bloke etmektedir. Ancak toplu sözleşme görüşmelerinde üçüncü konfederasyonun işin başından sonuna kadar dinleyici olarak masada neden beklediğini ise anlamak mümkün değildir.
Aynı durum, hizmet kollarındaki sendikalar için de geçerlidir.
Çünkü 2017 yılında yapılmakta olan toplu sözleşme görüşmelerinde 11 hizmet kolunun tamamında Memur-Sen’e bağlı sendikalar yetkilidir ve hizmet kollarındaki toplu sözleşme görüşmeleri o sendikalarla Hükümet arasında yapılmaktadır.
3- 4688 sayılı Yasa; Sendika ve konfederasyonların birlikte hareket etmelerini önlemektedir.
Sendika ve konfederasyonlar, kendilerini birbirini bloke etmekle görevli saydıkları için, ortak tavır, ortak söylem ve ortak eylem içinde olmaları mümkün olamamaktadır.
HÜKÜMET VE KONFEDERASYONLAR MASUM, HAKEM KURULU GÜNAH KEÇİSİ
4- 4688 sayılı Yasa; üyeleri ve kamu görevlileri nezdinde iktidarların, sendikaların ve konfederasyonların başarısızlıkla suçlanmasını önlemektedir.
Şunu öncelikle belirtmek ve herkese anlatmak lazımdır:
Toplu sözleşme görüşmeleri anlaşmazlıkla sonuçlandığında, -2012 yılında olduğu gibi- sendika ve konfederasyonlar üyelerinin ve kamu görevlilerinin karşısına çıkarak:
-Hükümetle anlaşamadık, ne yapalım, biz de Hakem Kuruluna başvurduk. Hakem Kurulu da kararını verdi. Yapacak bir şey yok. Mecburen karara uyacağız.
İktidar da şöyle diyecek:
-Evet, sendikalarla anlaşamadık. Ama bağımsız bir kurul olan Kamu Görevlileri Hakem Kurulunun kararlarına saygılıyız. Zaten o Kurul kararları da toplu sözleşme hükmündedir. Karara uyacağız.
Dolayısıyla kamu görevlileri de sendika ve konfederasyonlarla iktidarı değil, Hakem Kurulunu suçlayacaklar. Böylece hem iktidar hem de masaya oturan sendika ve konfederasyonlar üyeleri nezdinde aklanmış olmaktadır.
Böylece toplu görüşmenin adının toplu sözleşme olarak değiştirilmesinin bir şeyi değiştirmediği, gerçek bir toplu pazarlık düzeni getirmediği kamu görevlilerinden ve kamuoyundan saklanmaktadır.
Netice olarak 4688 sayılı Yasanın toplu sözleşme ile ilgili hükümler; hem sendikaları ve konfederasyonları hem de iktidarı kurtarmış olmaktadır. Ortada tek suçlu olarak Kamu Görevlileri Hakem Kurulu kalmaktadır.
Bu yüzden, sarı ve yandaş sendikalar son derece rahat hareket etmektedir.
Bu yüzden toplu sözleşme umurlarında değil. Sadece toplu sözleşme değil, görüşmelerin sonucunu bekleyen milyonlarca memur ve memur emeklisi de umurlarında değil.
Bu yüzden 22 günlük toplu sözleşme sürecinin altın değerindeki 14 gününü gönül rahatlığı ile heba ettiler.
Ardından “Hükümetin yeni teklifini bekliyoruz!” diye 22 Ağustos Salı gününe kadar geri kalan süreyi heba etme peşindeler.
BAĞIMSIZ YAPI İMAR SEN (18 AĞUSTOS 2017)