Bağımsız Yapı ve İmar Çalışanları Sendikası-BAĞIMSIZ YAPI-İMAR SEN

Video Galeri
Foto Galeri
Web Mobil

Bu haber 396 kez okundu. | Sendikamizdan Haberleri
Haberin Tarihi :   02 Aralık 2022 - 14:29

3 Aralık Dünya Engelliler Günü Kutlu Olsun!

Büyüt
Küçült
3 Aralık Dünya Engelliler Günü Kutlu

3 Aralık Dünya Engelliler Günü Kutlu Olsun!

HAYATI ENGELLİLERE ZİNDAN ETMEYELİM!”

Bağımsız Yapı-İmar Sen (Bağımsız Yapı ve İmar Çalışanları Sendikası)) Genel Başkanı Bayram ZENGİN 3 Aralık Dünya Engelliler Günü nedeniyle bir basın açıklaması yaparak, her yıl Dünya Engelliler Gününde aynı açıklamalar yapılmasına, aynı talep ve şikayetlerin dile getirilmesine rağmen bir arpa  boyu yol alınamamasını üzüntüyle karşıladıklarını belirterek “kamu kurumları, belediyeler ve bizler hep birlikte yarattığımız engellerle hayatı engellilere zindan ediyoruz” dedi.

Genel Başkanı Bayram ZENGİN açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Türkiye’de, Türkiye Özürlüler Araştırması(2002)’na göre toplam nüfusun içerisindeki engellilerin oranı yüzde 12.29’dur. Bu oran 10 milyon 500 bin kişinin veya toplam nüfusun her 8 kişiden birinin engelli olduğunu gösteriyor.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından açıklanan Engelli İstatistik Bülteni 2022 Eylül ayı raporuna göre; Ulusal Engelli Veri Sistemine kayıtlı engelli sayısı 1.414.643’ü erkek ve 1.097.307’si kadın olmak üzere 2.511.950 kişidir. Bakanlık raporuna göre bu rakamlar, Ulusal Engelli Veri Sisteminde engelli raporu almak için yetkili hastanelere başvurmamış ve hizmet için devlete temasa geçmeyen kişileri kapsamamaktadır.

Aile  ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının rakamlarının tüm engellileri kapsamadığı kendi ifadeleri ile belirtildiğine ve TÜİK oranının dörtte birine karşılık geldiğine göre gerisini tahmin etmek zor değildir.

ENGELLİLER NEDEN GÖRÜNÜR DEĞİL?

Ama çevremize, çalıştığımız ve yaşadığımız ortama, cadde ve sokaklara, parklara, sinemalara, lokantalara ve benzeri kamusal alanlara baktığımızda engelli vatandaşlarımızı göremiyoruz.

Engelli çocuklarımızdan utanıp onları evlere hapsetmek kadar ortak yaşama alanlarımızı engellilere göre düzenlemediğimiz için, dahası farklı engel guruplarına göre ne yapılması gerektiğini bilmediğimiz, erişilebilirlikten bahsedip gereğini yapmadığımız ve engel yaratmaya devam ettiğimiz için hayatı engellilere zindan ettiğimizin farkında değiliz.

MERHAMET DEĞİL TOPLUMSAL HAYATI PAYLAŞMA

Son dönemlerde belediyelerin ve kimi kamu kurum ve kuruluşlarının, hatta bazı STK’ların engellilere yönelik çalışmaları ise kaş yaparken göz çıkarma anlamına gelen merhameti önceleyen medyatik düzenleme ve etkinliğe dönüşmüştür.

Engelliler için yapılmaya çalışılanlar; doğrudan birinin yardımına ihtiyacı olanlar hariç, engellilerin evlerine hizmet götürülmesi, bakımlarına yardımcı olunması, ev temizliklerinin yapılması, faturalarının ödenmesi için eleman görevlendirilmesine gibi aslında, “siz evinizde oturun, topluma karışmayın” anlamına gelen iyi niyetli ama eksik ve yanlış uygulamalardır.

Engellileri asıl beklentisi ve isteği topluma karışmak, aynı mekânı paylaşmak yanında aynı toplumsal hayatı paylaşmaktır.

ENGELLİLER KARŞI KALDIRIMA GEÇMESİN!

Cadde ve sokaklar engellilerin kullanımına kapatılmış durumdadır. Belediye başkanlarının sayıları ile çok övündükleri ve asansörleri olmayan üst geçitler bile sadece engellilerin değil, yaşlıların, hamilelerin, romatizmal hastalıklıların, yükseklik korkusu olanların, bebek arabası ile sokağa çıkan annelerin korkulu rüyasıdır.

Bunun anlamı engellilere “Bu caddenin sağında veya solunda yaşayacaksınız, asla karşı kaldırıma geçmeyeceksiniz!” demektir.

Şehir merkezlerinin araçlara göre değil, yayalara göre düzenlenmesi gerektiğinden habersiz yerel yöneticilerin yanlış belediyecilik anlayışı, kaldırımları otopark, caddeleri yarış pistleri haline getirmiştir.

Resmi binalar başta olmak üzere binalarda girişten merdivenlere, iç düzenlemelerden tuvaletlere kadar her yer engelliler için ıstırap kaynağıdır.

Park edilmiş araçlar, çökmüş, bozulmuş veya kilitli taş döşenmiş, ayaklı reklam panoları yerleştirilmiş, kesilmiş ama sökülmemiş ağaç kütükleri, çukurlar, gelişigüzel dikilmiş bayrak direkleri, yükseğe asılmış çöp tenekeleri ile kaldırımlar, kaygan malzeme döşenmiş mağaza ve AVM önleri ile koridorları yalnız engellilerin değil, tüm yayalar için hayatı cehenneme çevirmektedir.

Sesli sinyal veren bina asansörleri veya sesli trafik ışıkları ile yeterince tanışabilmiş değiliz. Onarım çalışmaları yapılan kaldırımlar veya cadde/sokaklarda uydurma önlemler sadece engellileri değil, herkesi tehdit etmektedir.

Engellerle otobüs tahsis etmek ile engelliler için özel asansör düzeneği bulunun toplu taşıma aracı temin etmek arasındaki farkı bilmiyoruz.

Bu örnekler yüzlercesi ile çoğaltılabilir.

ENGELLERİ KİM YARATIYOR?

Oysa engelliler sadece aynı mekanı değil aynı toplumsal hayatı da paylaşmak istemektedir. Toplumsal hayata katılmak istemektedir. Sokaklarda parklarda dolaşmak/gezmek, rahat alışveriş yapmak, sinemaya/tiyatroya gitmek, lokantada birlikte yemek yemek, velhasıl herkes gibi ve herkesle birlikte yaşamak ve elbette buna uygun fiziki düzenlemelerin yapılmasını istemektedir.

Sonuç olarak engelleri yaratanlar, toplum ve toplumu yönetenlerdir.

Sadece kanun ve yönetmelik çıkarmakla yetinmek; sorun çözmek yerine sorunun mecra değiştirmesine ve çözümün ötelenmesinden başka bir işe yaramamaktadır.

Mevzuatın uygulanmasını denetlemek kadar, toplumsal farkındalık yaratmanın da önemli olduğunu anlamadığımız sürece, engelleri artırarak ve yeni engeller yaratarak engellilere hayatı zehir etmeye devam ederiz.

İş konusundaki –yeterince takip edilmeyen- pozitif ayrımcılık, engelliler arasındaki yüksek işsizliğe çözüm getirmemektedir.

Yasaların açık hükümlerine rağmen, özel sektör bir yana kamu kurum ve kuruluşlarında boş memur engelli kontenjanının bulunuyorsa, hala engelli çalışanların ücretinden vergi alınıyorsa çıkarılmış yasalardan da,  toplumsal duyarlılıktan da, farkındalıktan da bahsetmek mümkün değildir.

Çok uzağa gitmeye gerek yok.

Özürlüler İdaresi Başkanlığı”ndan “Yaşlı ve Engelli Hizmetleri Genel Müdürlüğü”ne dönüşüm serüveninin amacı, engellilere nasıl bakıldığının, nasıl yaklaşıldığının ve psikolojik olarak üretim dışına nasıl itildiklerinin en güzel özetidir. Bu yaklaşım, açıkça engellileri dezavantaja mahkum etmektedir.

Bağımsız Yapı-İmar Sen olarak süreğen hastalıklardaki artışa da dikkat çekmek istiyoruz:

Tedavi maliyetleri çok yüksek olan süreğen hastalıklardaki artış tehlikeli boyutlardadır. Devletin süratle tedbir alması gerekmektedir.

Her şeye rağmen, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü nedeniyle birlikte yaşama ilkesinin hayata geçirilmesi için herkesi duyarlılığa, adım atmaya, engel çıkarmaktan vaz geçmeye çağırıyoruz.”

BAĞIMSIZ YAPI İMAR SEN BASIN BÜROSU





E-Posta ile Yolla
Sayfayı Yazdır
Sosyal Paylaşım
Google
Blogger
Tumbir
Etiketler :
İsim Soyisim :
E-Mail :
UYARI : Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
Uyarı
Güvenlik kodu :
Bu habere ilk yorumu siz yapın.
DİĞER HABERLER
Deftere Yaz
Ziyaretçi Defteri
Düşünce ve Önerilerinizi bizimle paylaşın.

Foother
SOSYAL MEDYA
Facebook Twitter RSS Sitemap
"Bağımsız Yapı ve İmar Çalışanları Sendikası-BAĞIMSIZ YAPI-İMAR SEN | https://bagimsizyapiimarsen.org.tr/"   Tum Hakları Saklıdır. © 2012 - 2024