3600 EK GÖSTERGE KONUSUNDA KİM DOĞRU KİM YALAN SÖYLÜYOR?
24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilleri seçimleri öncesinde başlayan ve bazı memur gruplarına 3600 ek gösterge verilmesi konusu, kamuoyunun ve memurların gündemindeki yerini koruyor.
Gazetecilerde anlamadıkları ve anlayamayacakları bir konuda malzeme buldu. Konu medyanın gündeminden de düşmüyor.
Siyasi partiler, liderler ve milletvekilleri de demeçlerinde 3600 ek gösterge konusuna değinmeye devam ediyorlar.
3600 ek gösterge konusu artık bir 3600 ek gösterge sorunu haline geldi. Yani çözüm bekleyen ve çözülmesi gereken bir sorun.
Burada bir parantez açıp 3600 ek gösterge konusunda gerçekleri kamuoyu ile paylaşmak istiyoruz:
24 HAZİRAN 2018 SEÇİMLERİ ÖNCESİNDE 3600 EK GÖSTERGE KONUSU?
BASK/BAĞIMSIZ YAPI-İMAR SEN AR-GE birimimiz 24 Haziran seçimlerinde siyasi partilerin seçim beyanname/bildirgelerini memurlar açısından incelemiş, siyasi partilerin taahhütleri web sayfamız ile sosyal medyada kamuoyunun ve kamu görevlilerinin bilgisine sunulmuştu.
Sadece 3600 ek gösterge ile ilgili taahhütleri, seçim beyanname/bildirgelerindeki cümleleri aynen alıntılayarak hatırlamaya çalışalım:
AK Parti’nin seçim beyannamesinde 3600 ek gösterge ile ilgili herhangi bir taahhüt yoktu. Ancak Cumhurbaşkanı Sayın R. Tayyip Erdoğan 24.05.2018 tarihinde seçim beyannamesini açıkladığı toplantıda yaptığı konuşmada şu ifadeyi kullanmıştı:
“Polis, öğretmen, hemşire ve din görevlilerimize bir müjde vermek istiyorum. Polislerimizin, öğretmenlerimizin, hemşirelerimizin, din görevlilerimizin ve diğer idarecilerimizin emeklilik ek göstergelerine 3 bin 600’e çıkaracağız. Buradaki adaletsizliği bu vesileyle gidermiş oluyoruz. Böylece ülkeleri ve milletleri için fedakarca çalışan bu kamu görevlilerimizin emeklilikte verdikleri hizmetlerin karşılığını alabilmelerini temin ediyoruz”.
(http://www.bask.org.tr/Habere-Git-1320.html)
Yani Sayın Cumhurbaşkanının verdiği söz, adı geçen guruplara çalışırken değil emekli olurken 3600 ek göstergenin uygulanacağıydı.
Halbuki mevzuat emekli olurken uygulanabilmesi için çalışırken en az 6 (altı) ay 3600 ek göstergeden prim kesilmesini gerekli kılmaktadır.
Mevzuat hazretleri (!)’ni kimse hesaba katmamıştı anlaşılan.
NE DEMİŞLERDİ?
CHP’nin seçim bildirgesinde iki kesim için, ceza infaz ve koruma memurları ile öğretmenler için, 3600 ek gösterge taahhüdü yer almıştı,
“Ceza infaz ve koruma memurlarının ek mesai ücretlerinin ödenmesini güvence altına alacak şekilde vardiya sistemini tekrar düzenleyeceğiz. Mesleki koşulları ve maruz kaldıkları tehlikeleri de göz önüne alarak emniyet hizmetleri sınıfına geçireceğiz. 3600 ek gösterge vereceğiz.
Öğretmenlere 3600 ek gösterge hakkı tanıyacağız.”
(http://www.bask.org.tr/Habere-Git-1321.html)
MHP’nin sadece öğretmenler için 3600 ek gösterge vaadi vardı.
“Öğretmenlerin ek göstergesinin 3600’e çıkarılması, çalışma şartlarının iyileştirilmesi,”
(http://www.bask.org.tr/Habere-Git-1322.html)
İYİ Parti de 3600 ek göstergeyi öğretmenler için talep ediyordu:
“Öğretmenlerin kadro dereceleri, hizmet süreleri ve performanslarına göre 3600 ek gösterge alabilmelerinin yolu açacağız
Sözleşmeli öğretmenlik uygulamasına son vereceğiz, mevcut sözleşmeli öğretmenleri 4-A kadrosuna alacağız. Öğretmenlerimize 3600 ek gösterge vereceğiz.”
(http://www.bask.org.tr/Habere-Git-1326.html)
24 Haziran 2018 seçimlerinde bol keseden dağıtılan vaatler arasında 3600 ek gösterge bu şekilde yer almıştı.
Görülüyor ki, siyasi partilerimizin 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ve memurlar konusunda çok fazla bilgileri yok, olanlar da bölük pörçük. İşin en kötü yanı, yandaş veya arka bahçe sendikaları taleplerini yandaşı veya arka bahçesi oldukları partilerin seçim beyannamelerine/bildirgelerine koyduramamış olmalarıydı. Yani üyelerine açıkladıkları taleplerini kendi partilerinin bildirgelerine koyduramamışlardı.
Zaten öyle bir dertleri olduğu da pek söylenemez.
Nitekim ortada yoklar!
SEÇİMLERDEN SONRA NE OLDU?
Seçimlerden sonra TBMM’de temsil edilen siyasi partilerde bu konudaki bilgi yetersizliğinde veya iş bilmezliğinde bir değişiklik olmadı, işgüzarlıklarında da.
28 Kasım 2018 tarihi itibarıyla iktidar partisinden ve iktidar partisi milletvekillerinden ses seda çıkmadı.
Ancak Cumhurbaşkanınca verilen söz üzerine yapılan araştırmada; 3600 ek gösterge için en azından 4 yıllık üniversite mezunu olup 1. dereceden memur olunması gerektiği, sayılan mesleklerden özellikle hemşire, polis ve din görevlileri arasında çoğunluğun lise mezunu olduğu, düzenlemeden şartlara uygun olan emeklilerin de yararlanması gerektiği, emeklilik tazminatında kişi başına ortalama 20.000 TL ek ödeme ile emekli aylıklarında 600 TL civarında aylık artış olacağı anlaşıldı. Bu nedenle verilen söz buzdolabına kaldırıldı.
Muhalefet partilerine mensup bazı milletvekilleri ise “eski tas eski hamam” misali köklü çözüm yerine kısmi tekliflerini önergeleştirip TBMM Başkanlığına sundular. İki milletvekili hariç.
Bazı milletvekilleri de önceki yasama dönemlerinde verdikleri önergeleri yenilediler.
TBMM web sitesinde Kanun teklifleri üzerinde 23.11.2018 tarihi itibariyle yaptığımız araştırmada aşağıda belirtilen milletvekilleri tarafından hangi kesimler için kanun teklifi verildiğini inceledik.
Buna göre aşağıda isimleri verilen milletvekilleri karşılarında gösterilen kesimler için 3600 ek gösterge talebinde bulundu.
Kanun Teklifi verenin adı soyadı |
Teklifi verenin ili |
Teklifin veriliş tarihi |
Teklifin kapsamı |
Sezgin Tanrıkulu |
İstanbul |
01.10.2018 |
Öğretmenler |
M. Akif Hamzaçebi |
İstanbul |
01.10.2018 |
Öğretmenler |
Sezgin Tanrıkulu |
İstanbul |
01.10.2018 |
Emniyet Hizmetleri Sınıfı |
Uğur Bayraktutan |
Artvin |
09.10.2018 |
Eğitim Öğretim Hizmetleri Sınıfı: (b) Öğretmen ve diğer personeller |
Yıldırım Kaya |
Ankara |
09.10.2018 |
(b) Öğretmen ve diğer personeller |
Çetin Arık |
Kayseri |
10.10.2018 |
Sağlık Hizmetleri |
Ali Fazıl Kasap |
Kütahya |
11.10.2018 |
Sağlık Hizmetleri |
Alpay Antmen |
Mersin |
11.10.2018 |
Avukatlık Hizmetleri Sınıfı |
Ömer Fethi Gürer |
Niğde |
11.10.2018 |
Genel İdare Hizmetleri Sınıfı: |
Ali Keven |
Yozgat |
11.10.2018 |
Sağlık Hizmetleri Sınıfı |
Ömer Fethi Gürer |
Niğde |
15.10.2018 |
1 inci dereceye sahip tüm kamu görevlileri |
CHP Gurup Önerisi |
- |
16.10 2018 |
Öğretmen ve diğer personel, |
Durmuş Yılmaz |
Ankara |
16.10.2018 |
Tüm memurların ek göstergelerinin yükseltilerek yeniden belirlenmesi |
Neslihan Hancıoğlu |
Samsun |
16.10.2018 |
Avukatlık Hizmetleri Sınıfı |
Mustafa Kalaycı |
Konya |
23.10.2018 |
Kadro durumuna bakılmaksızın memurların yükselebilecekleri en üst kadro derecelerine yükseltilmesi ve ek gösterge |
Mahmut Tanal |
İstanbul |
30.10.2018 |
Ceza infaz memurları |
Vecdi Gündoğdu |
Kırklareli |
08.11.2018 |
Öğretmenler |
Yukarıdaki Tablo incelendiğinde iki kanun teklifinin, Durmuş Yılmaz ile Mustafa Kalaycı’nın kanun tekliflerinin farklı olduğu, daha kapsayıcı olduğu görülmektedir.
Altını çizerek belirtmek gerekir ki, özel kesimler için yapılacak düzenlemeler bir kesimi memnun ederken diğer kesimlere adaletsizliğe yol açmaktadır.
Yapılacak düzenlemenin, diğer konular bir yana, ek gösterge sisteminin tüm memurları kapsayacak şekilde yeniden ele alınması bir zorunluluktur.
Geçmişte cübbeli-cübbesiz, postallı-postalsız kamu görevlisi ayrımları memurlar arasında izleri hala devam eden husumet ve kıskançlığa yol açmıştı.
Aynı hata tekrar edilmemelidir.
VERİLEN SÖZLER HANGİ AŞAMADA?
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda 2019 Yılı Bütçe Kanun Teklifi görüşmelerinde Bakanların 3600 ek gösterge konusuna çözüm getirecekleri beklendi.
Hatta 24 Kasım Öğretmenler günü, Milli Eğitim Bakanının bu konuyu müjdeye dönüştüreceği heyecanla beklendi.
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Bakanlığının bütçesi görüşülürken tam 9 kez gündeme getirilmiş olmasına rağmen 3600 ek gösterge konusuna girmedi. 24 Kasım Öğretmenler Gününde beklenen müjde boş çıktı.
Plan ve Bütçe Komisyonunda 15 Kasım 2018 günü İçişleri Bakanlığı Bütçesi görüşülürken Bakan Süleyman Soylu, sorulan sorulara cevaben ve muhtemelen sadece polisleri kastederek şunu söyledi:
“Yine, burada, özellikle şunu ifade etmek isterim: Polislerle ilgili bir meseleyi söyleyeyim: Biz 3600 konusunda söz verdik, bunu yerine getireceğiz; bu kadar basit, en kısa zamanda, bu bir sözdür.”
Konu bundan ibarettir.
Anılan tarih itibarıyla gerisi hikayedir.
Yetkili olduğunu iddia eden sendika ve konf ederasyonların Cumhurbaşkanı veya Bakanlarla bu konuda yaptıkları bir görüşme de yoktur, talepleri de yoktur.
Söylenenler de doğru değildir, tepkileri susturmaya yöneliktir.
BASK ve Bağımsız Yapı-İmar Sen adına TBMM’de yapılan görüşme ve ziyaretlerde ortaya çıkan genel hava in de aslında konunun hala olgunlaşmadığıdır.
BASK ve Bağımsız Yapı-İmar Sen olarak çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Ancak herkesin destek vermesi, rekabeti bir kenara bırakarak sendika ve konfederasyonların ortak hareket etmesi, kaçak güreşenlerin üyeleri tarafından cezalandırılmalarının gerektiği açıktır.