MEMUR SENDİKALARI VE SİYASET:"MÜCADELE Mİ, PEŞKEŞ Mİ?"
Naciye ŞENGÜN
Bağımsız Yapı-İmar Sen Genel Sekreteri
Memurlarla Hükumet arasında yürütülen 5. Dönem (2020-2021) toplu sözleşme görüşmeleri beklendiği gibi hüsranla sonuçlandı. Memurlar ve emeklileri 2 yılını kaybetti. 2 yıl boyunca Hükumetin dediği olacak. Söz açılmışken Cumhurbaşkanlığı yönetim sisteminde Hükumet ifadesinin mi, Kabine ifadesinin mi kullanılması gerektiği hususunda tereddüdümüzün devam ettiğini eklemeliyim.
Uzlaşmazlığın Hakem Kuruluna gitmiş olmasının ve verilen kararın hiçbir anlamı yoktur. Hakem Kurulu, taraflar arasında hakemlik yapmamıştır, dikte edileni açıklamıştır. Kaldı ki Kurulun yapısında 6’ya 5’lik oran ve kurul üyelerinin 7’sinin Cumhurbaşkanı tarafından atanıyor olması hakemlik yapılmasına da engeldir.
Toplu sözleşme görüşmelerindeki başarısızlığın sebeplerini irdelerken karşılaştığımız en büyük sorun sendikalar ve siyaset ilişkileridir.
Sivil toplum anlayışının yeterince gelişmediği ülkelerde de temel sorun sendika ve siyaset ilişkileri sorunludur.
Sendikalar, tanım gereği “üyelerinin ekonomik, sosyal, kültürel ve mesleki hak ve çıkarlarını koruyan ve geliştiren yapılar”dır.
Konu memur sendikaları olunca, memurların işvereni devlettir. Sendikaların muhatabı devleti temsil eden Hükumetlerdir. Dolayısıyla memurlarla ilgili taleplerin yerine getirilmesi kanun, yönetmelik ve diğer düzenleyici işlemler dediğimiz resmi mevzuatla uyumlu olmasına veya olmamasına, talepler için sendikaların yürütecekleri çalışmalara bağlıdır.
Bu açıdan bakıldığında memur sendikalarının taleplerinin muhatabı iktidar veya iktidar partileridir.
Talepleri karşılayacak veya reddedecek veyahut kısmen kabul edecek olan onlardır.
Bu yüzden sendikalar devamlı hükümet ile mücadele içindedir. Ama bu mücadele iktidar partisinin aleyhine, muhalefet partilerinin lehine olmak için değil, hakların korunması ve geliştirilmesi için, yeni haklar alınması için yapılır.
SENDİKA SİYASET İLİŞKİSİNİN NİTELİĞİ
Bu noktada sendikalar ve siyaset ilişkilerinin niteliğinin tartışılması gerekir.
Bilindiği gibi siyaset iki türlü yapılır.
Birincisi dar anlamda siyasettir, bir partinin adı ve amblemi, rozeti ile siyaset yapmaktır. A partili, B partili, C partili olmaktır. O partinin lehine, diğer partilerin aleyhinde veya karşısında olmaktır. Kendi partisinin iktidara gelmesi için çalışmaktır. Kendi partinin doğru yolda, diğer partilerin yanlış yolda olduğuna inanmaktır.
Sendikalar bir parti ile bu tür bir ilişki içerisinde iseler, diğer partilerin de karşısında olmak durumundadırlar. Çünkü partinizin başarılı olması diğer partilerin başarısızlığına, iktidar olması ise diğer partilerin iktidar olmamasına veya iktidarı kaybetmesine bağlıdır.
İkincisi geniş anlamda siyasettir.
Geniş anlamda siyaset, ülkede uygulanan veya uygulanması düşünülen sosyal politikalar karşısında tavır almak, gerektiğinde karşı koymaktır. Yanlışları önlemek, eksiklikleri gidermek için mücadele etmektir. Hakların öncelikle korunması, sonra ise geliştirilmesi için bitmek bilmeyen bir çaba içinde olmak demektir.
TÜRKİYE’DE DURUM NE!
Memur sendikacılığının başladığı 90’lı yıllarda, hızlı örgütlenme ve memur eylemlerinin yaygınlığı, örgütlülüğü ve örgütlü gücü siyasi partilerin iştahını kabartmıştır.
Kimi işçi sendikalarında olduğu gibi memur sendikaları da siyasi partilerin talimatı ile kurulmuştur. Sendikaların partilerle paralel kulvarlarda yürümelerinin sebebi budur.
Memurlar hangi sendikanın hangi partinin yan kuruluşu veya arka bahçesi olduğunu bilir.
Kurumlarda parti sendikalarının üye listelerine bakıp, hatır için üye olanlarla iktidardan korku veya mevki-makam beklentisi olanları bir kenara ayırırsanız, kimin hangi partili veya hangi partiye yakın, kimin hangi görüşte olduğunu rahatlıkla görürsünüz. Kesinti listeleri partili listeleri gibidir çünkü. İstisnası bağımsız sendikalardır.
Ayrıca parti sendikaları ile partileri arasında hiyerarşik ilişki vardır, yani ast üst ilişkisi vardır. Sorun olduğunda parti açık veya gizli bir şekilde devreye girer ve gerekeni yapar. Bunun örneklerini de zaman zaman yaşıyor ve görüyoruz.
Bir partinin sendikası olmak bir partiyle hısım, diğer partilerle de hasım olmak demektir. Seçimlerde de bu durumun yansımalarını açıkça görmekteyiz.
TOPLU SÖZLEŞMELERE NASIL YANSIYOR?
Türkiye’de memurlar 4688 sayılı Yasa uyarınca 2012 yılından beri Hükumetlerle toplu pazarlık masasına oturmakta, masadan bazen uzlaşma bazen uzlaşmazlık çıkmaktadır.
Bazen de son örnekte görüleceği gibi “danışıklı döğüş”e dönüşen uzlaşmazlık çıkmaktadır.
Yan kuruluş sendikalarının toplu sözleşme yaklaşımları da ilginçtir.
Sendikanın partisi iktidarda ise, iktidarı zora sokmamak için hiçbir şey istememek, hatta iktidara yardımcı olmak için kazanılmış haklardan vazgeçmek olağandır. İktidarı zora sokmak, “davaya ihanet”tir çünkü. Örneğin 2013 Ağustosunda imzalanan toplu sözleşmede 2014 yılı için–aynı yıl Türk İş imzaladığı toplu iş sözleşmesi ile enflasyon farkı almış iken- enflasyon farkı istenmemesinin, pazarlıkları yarıda kesip alel acele imza atılması ilginç bir örnektir.
Görüşmelerde yandaş sendikanın partisi iktidarda ise “iktidarı zora sokmamak” için istekler azaltılır, göstermelik hale getirilir.
Pazarlık yürüten sendikanın partisi muhalefette ise bu kez ”iktidarı zora sokmak” ve “toplumsal muhalefeti ve kızgınlığı artırmak” için görüşmeler uzlaşmazlığa götürülür.
İşin en ilginç yanı partilerin yandaş sendikalarına bakışlarında ortaya çıkar: Sendikanın partisi iktidarda ise, “Herkes bizimle uğraşıyor, bir de siz sorun çıkmayın”; “Biz zaten gerekeni yapıyoruz” masalı dinlenir.
Sendikanın partisi muhalefette ise; hükümet o sendikayı başka partinin sendikası diye “adam” yerine koymaz. Zaten parti sendikalarının “sendika” sadece adlarındaki bir takıdan ibarettir.
Eklemek gerekir ki, parti sendikalarının yöneticilerinde en önemli beklenti seçimlerde partilerinden aday olmaktır. Yani sendika yöneticilikleri, üyelere ve memura hizmet yeri değil, partiden aday olabilmek için kullanılacak atlama taşlarıdır.
Velhasıl parti sendikacılığının olduğu yerde ortada memur da yoktur, memurların sorunları da. 2002 yılından beri yapılan toplu pazarlıklarda sonuç alınamayışının, dişe dokunur kazanım elde edilemeyişinin, son toplu sözleşmenin hüsranla sonuçlanmasının temel sebebi budur.
ZOR SORU: NE YAPMALI?
Yukarıda belirttiğimiz gibi memur sendikalarının işvereni Devlettir. Devleti hükümetler yönetir. Hükümetler ise iktidar parti veya partilerinden oluşur.
Hak mücadelesi, emek mücadelesi yürüten sendikalar siyasal muhalefet yürütmezler, çünkü bilirler ki siyasal muhalefet örgütleri siyasi partilerdir, muhalefet partileridir.
Sendikalar politik baskı guruplarıdır. Gerçek sendikaların olduğu yerde iktidarlar daima sendikalardan çekinir, sendikalarla açıkça ters düşmeyi göze alamaz.
Bu nedenlerle, aslında sendikalar toplumsal muhalefet örgütleridir. Amaçları bir partiye iktidardan düşürmek veya bir partiyi iktidara taşımak değildir. Bu yüzden sendikalar muhalefetle uyum içinde görünürler. Ama uyum içinde olunan muhalefet partisi iktidara geçtiğinde durum tersine döner. Çünkü iktidar her zaman “istenilenin ne kadar azını verirsem kardır” diye düşünür. Sendikalara tavır koyan iktidar partisi muhalefete düşünce roller değişir, bu kez iktidarda iken anlaşamadığı sendikalarla işbirliğine girmeye can atar.
Sonuç olarak şu hususun altını çizmek istiyorum.
Sorun yöneticilerin veya üyelerin siyasi partilere yakın olup olmaması değil, sendika tüzel kişiliğinin bir siyasi partinin emrine verilip verilmediğidir. Yöneticilerinin tatmamı aynı siyasi görüşte olmasına rağmen bağımsız kalabilen sendikalar olduğu gibi, yöneticileri farklı görüşlerde olduğu halde doğrudan bir partinin emrinde olan sendikalar da vardır.
Doğru olan siyasi partilerden bağımsız, arka bahçe, öncü güç veya yan kuruluş olmadan üyelerin hak ve çıkarlarının korunması ve geliştirilmesi için mücadele yürütmektir. Bunun adı bağımsız sendikacılıktır. Siyasi partilerden, ideolojik merkezlerden ve kamu makamlarından bağımsız sendikacılık.
Memur ve emeklilerinin sorunlarını çözülmesi, memurların insan hayatına yaraşır hayat sürecek ve aile sorumluluklarını yerine getirebilecek bir ücrete kavuşmaları, çağdaş çalışma koşullarında hizmet yürütme olanağına kavuşmaları bağımsız sendikacılık mücadelesinin başarısına, bayrağının yükseltilmesine bağlıdır.
Velhasıl memurları zor bir tercih bekliyor:
Memurlar tercihini siyasi sendikacılıktan yana mı, bağımsız sendikacılıktan yana mı kullanacaklar?