“GAZZE’DEKİ ABD DESTEKLİ İSRAİL VAHŞETİNİ LANETLİYORUZ”
BASK ve Bağımsız Yapı-İmar Sen Genel Başkanı Bayram Zengin, ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıması ve elçiliğini taşımasını protesto eden sivil ve silahsız Filistinlilerden 60’ının şehit edilmesi ve 2 bin 500’e yakınının yaralanmasını nefretle lanetlediğini belirterek, ABD’nin Ortadoğu’da bilerek ve isteyerek savaş kışkırtıcılığı yaptığını belirtti.
ABD ve Trump’ın Ortadoğu’dan ellerini çekmesini isteyen BASK ve Bağımsız Yapı-İmar Sen Genel Başkanı Bayram ZENGİN, açıklamasında şu hususlara yer verdi:
“ABD Başkanı Trump’ın başkan seçilmesinin ardından ABD büyükelçiliğini Kudüs’e taşıma kararına karşı Aralık ayında yaptığımız basın açıklamasında kararın, Ortadoğu’da yeni ve bitmeyecek kanlı bir hesaplaşma ve boğazlaşmanın işaret fişeği olduğunu belirtmiş, her ülkenin, ABD’nin bu işaret fişeği ile kimleri harekete geçirmeye çalıştığına dikkat etmesi gerektiğine dikkat çekmiştik.
14 Mayıs Gazze katliamı, ABD’nin ileri karakolu İsrail’i harekete geçirdiğini göstermektedir.
Gazze’de düzenlenen sivil ve silahsız insanların protesto gösterilerine gerçek mermi, şarapnel, gaz kapsülleri ve göz yaşartıcı gaz ile saldırarak aralarında 8 aylık bebeğin de bulunduğu 60 kişinin şehit edilmesi ve 2 bin 500’ü aşkın kişinin yaralanması alçakça bir katliamdır.
BM sözleşmelerindeki barışçı toplanma hakkının açık bir ihlalidir.
Katliamın Ramazan arifesinde olması ayrı ve ağır bir tahriktir.
ELÇİLİĞİ TAŞIMA DİPLOMATİK DEĞİL SAVAŞ KIŞKIRTICILIĞI KARARIDIR
Birleşmiş Milletlerin kararlarını yok sayarak, üç dinin kutsal saydığı Kudüs şehrinin İsrail’in başkenti olarak tanınması ve ABD elçiliğinin Kudüs’e taşınması kabul edilemez.
Elçiliği taşıma sıradan diplomatik bir işlem değildir. Bilerek ve isteyerek alınmış bir savaş kışkırtıcılığı kararıdır.
Bu karar Ortadoğu coğrafyasında bitmeyecek yeni ve kanlı boğazlaşmaların işaret fişeğidir. Bu işaret fişeği ile eski veya yeni bir takım örgütler dünyanın herhangi bir yerinde ABD tarafından cepheye sürülmeye başlanmıştır.
ABD; Taliban’ı, El-Kaide’si ile, PKK’sı ve YPG’si ve daha onlarca piyon örgütlerinde olduğu gibi, üstelik soğuk savaş döneminden beri aktif olarak yürüttüğü ve yönettiği tecrübesini konuşturmaktadır ve konuşturacaktır.
ABD’nin hedefi bellidir: Ortadoğu’yu kan gölüne çevirmek ve kan gölü olarak tutmak. Orta Asya’dan başlayıp Ortadoğu üzerinden Afrika içlerine uzanan hat üzerinde; İslam dünyasında radikalleşmeyi sağlamak, radikal örgütler aracılığı ile dünyanın her yanında provakatif kanlı eylemler düzenlenmesini örgütleyerek Batı dünyasında İslamofobiyi canlı tutmak.
ABD Elçiliğinin Kudüs’e taşınması; ABD’nin Ortadoğu’da bugüne kadar kullandığı radikal mezhep çatışmaları argümanına din ve etnik temelli çatışmaları ekleyecektir.
Elçiliği taşıma, BM kararlarını yok sayıp, başta Kudüs olmak üzere işgal ve ilhak edilen toprakların İsrail’e ait olduğu anlamına geleceği için Ortadoğu’da barış imkan ve ihtimalini ortadan kaldıracaktır.
ABD’nin yeni çıkışında yalnız olmadığı, dahası Ortadoğu ülkeleri arasında da gizli ve açık yandaşları olduğu, törenlere 32 ülkenin destek vermesinden, katliamın yarımağız kınanması veya sessiz kalınmasından anlaşılmaktadır.
Irakta Amerikan işgali ile başlayan, bir milyonun üzerinde insanın canını alan, Afganistan’a müdahale ile devam eden, Mısır, Suriye, Katar, Libya ve Yemen ile tırmandırılan emperyalist müdahalelerin, Petrol Yağması ve Ortadoğu haritasının yeniden şekillendirilmesi amacıyla her gün yeni piyonların sahaya sürülmesi için fırsat yaratmayı amaçlamaktadır.
Hesap açıktır: Birinci Dünya Savaşı sonrasında Sevr ile Osmanlı İmparatorluğunun bölüşülen topraklarından pay alamayanlar, 100 yıl sonra paylaşımın yenilenmesini ve Ortadoğu’da petrol yağmasından kendilerine pay verilmesini istemektedirler.
BU OYUN BOZULMALI!
ABD Ortadoğu’yu, Ortadoğu’daki her ülkeyi Suriyeleştirmek, her halkı Filistinleştirmek ve mültecileştirmek siyaseti ile emperyalist emellerini gerçekleştirmek istemektedir.
Tarihi tekerrürden ibaret görenler, ibret alınınca tekerrür olmayacağını bilmelidirler.
Aynı kötü olayın tekerrürüne izin vermek aptallık ve ihanettir.
Kudüs sadece İsrail ve Filistin arasındaki bir sorun değildir.
Kudüs, sadece Arap Ülkelerinin sorunu değildir.
Kudüs sadece Türkiye’nin sorunu değildir.
Ve Kudüs sadece Müslümanların sorunu da değildir.
Kudüs; üç dinin mukaddes beldesi olması nedeniyle her müslümanın, her hristiyanın ve her musevinin sorunudur.
Kudüs; BM kararları gereği, her BM üyesi ülkenin sorunudur.
Kudüs, dünyada barış isteyen her insanın sorunudur.
Hamaset değil, soğukkanlılıkla ve Devlet aklını kullanarak diplomatik yollar sonuna kadar tüketilmelidir.
BM Güvenlik Konseyi, başta Avrupa Konseyi ve İslam İşbirliği Teşkilatı olmak üzere tüm uluslararası ve bölgesel kuruluşları, sivil toplum örgütlerini harekete geçirilmelidir.
ABD’ne karşı başta ekonomik olmak üzere her türlü ambargo gündeme getirilmelidir.
Şu andan itibaren tüm uluslararası toplantıların, konferansların, ve benzeri etkinliklerin ana gündem maddesi olarak canlı tutulmalı, ABD ve İsrail kararından vazgeçinceye, Kudüs özgürlüğüne kavuşuncaya kadar mücadele devam ettirilmelidir.
Tüm varlığımızla Filistin halkının yanındayız.
BASK olarak; İsrail’in Gazze katliamını lanetliyor, şehitleri saygıyla anıyor, yaralılara acil şifa, Filistin Halkına ve İslam alemine başsağlığı diliyoruz.
Bu çerçevede dünyada barış isteyen herkesi, her sivil toplum örgütünü ve her devleti ABD ve İsrail’i protesto etmeye ve aktif tavır koymaya, İsrail BM kararlarına uyup işgal ettiği bölgelerden geri çekilinceye kadar mücadeleye çağırıyoruz.”
BAĞIMSIZ YAPI-İMAR SEN GENEL MERKEZİ